İhtişamı ile döneminin en dikkat çeken sivil mimari eserlerinden biri olan İbrahim Paşa Sarayı, Kanuni Sultan Süleyman tarafından tüm masrafları karşılanarak, vezir-i azamı Pargalı İbrahim Paşa adına 1521 yılında restore edildiği bilinmektedir.İbrahim Paşa Sarayı, bir kısmı Roma dönemi Hipodromunun kalıntıları üzerinde olmak üzere üç kat boyunca yükselmektedir. 1930’lu yıllarda sırf Roma dönemi hipodromunu meydana çıkarmak ve İstanbul Adliye Sarayı’nı inşa etmek için İbrahim Paşa Sarayı’nın 3 avlusundan 2’si yıktırılmıştır. İşin en utanılmaz tarafı ise, bu yıkımı meşrulaştırmak için bilimsel altyapıyı oluşturma ihtiyacı duymuşlardır .
İbrahim Hakkı Konyalı tarafından kitap dahi kaleme almıştır .Buranın İbrahim Paşa Sarayı olmadığını,mehterhâne olduğunu ve yıkılmasında bir beis görmediğini ifade etmiştir. Velev ki mehterhâne olsa bile,böyle değerli bir tarihi binanın yıkılmasına gönülleri nasıl el verdi anlamış değilim. Bir arkeolojik heyecan yüzünden saray, 409 yaşında iken yıktırılmıştır.Aynı zihniyetin tezahürünü Beyazıtta bulunan, 2 adet olan Simkeşhâne binasının bir tanesinin yıktırılmasında da görüyoruz. Bizans kalıntılarını bulmak için Fatih devrinden kalma bu iki binadan birini yıkarak, ne derece gaflet içinde olduklarını görmekteyiz. İbrahim Paşa Sarayı’nın yıkılmasında asıl öncülüğü yapan kişi Prof.Dr. Sedat Hakkı Eldem’dir. Tabi bunun yanı sıra yıkım zamanında,utanmadan sıkılmadan orada poz verip fotoğraf çektiren 3 kişi ki bunlar ; 1-)Mimar Albert Gabriel
2-)Dönemin Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü olan Rüstem Duyuran .
3-)Eski, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü olan Aziz Ogan’dır .
Bu ihtişamlı, güzelim sarayın yıkılmasına şiddetle karşı çıkanlardan biri Mimar Sedat Çetintaş’dır. Türk Tarih Kurumu’na ve gazetelere birçok defa yazı yazmasına rağmen,sarayın yıkılmasına engel olamamıştır. Ayrıca dönemin şairi olan Ahmet Hamdi Tanpınarda, sarayın yıkılmaması için uğraşanlardan biridir. İhanet mi , cehalet mi siz karar verin. Ben her ikisini görüyorum. Cehalet olarak görmemin sebebi ; bu mirasa , bu tarihe , bu yapıya sahip çıkmak yerine yıkmalarıdır . Velev ki bu Bizans dönemi eseri dahi olsa yıkmak , korumamak cehaletin en büyük tezahürüdür.İhanet olarak görmemin sebebi ise, o dönemde yeni rejimi oturtmak ve kabullendirmek için eskiyi kötüleme geleneği vardır. Bu bir yere kadar makul görülebilir,fakat tarih eserleri yıkmak, ortadan kaldırmak haddi aşmaktır ve dahi milletin değerlerine ihanettir.Tarih bu ihaneti ve cehaleti asla unutmayacaktır.
Bu konu hakkında çok büyük çalışma yapan ve İbrahim Paşa Sarayı adlı kitabı yazan, Sanat Tarihi hocası Prof.Dr.Nurhan ATASOY’a teşekkürü bir borç bilirim. Tarihi birikime sahip çıkmak, ideolojik saplantılara kurban vermemek, hangi ideolojik fikir içinde olursak olalım bu tür tarihi değerleri zenginlik olarak görmek, ön yargılardan ve gereksiz kavgalardan kurtulmamızı sağlayacaktır. Her bir tarihi eser, tarihin derinliklerine inen kılcal damarlardır. Bu damarları tıkayan ideolojik saplantılardan milletçe kurtulmak dileği ile …
BURAK ÇELİK
Comments