Selçuklular bilindiği gibi Oğuzlar’ın Kınık Boyu’na bağlı bir devlet olarak tarih sahnesinde kendine yer bulmuştur. Selçuklular’ın atası olarak sayılan Dukak, Oğuz Yabgu Devleti’nin önde gelen becerikli, cesur, savaşta hayli mahir bir komutanı olmasından mütevellit “Temir Yalığ veya “Demir Yaylı” lakabıyla anılmıştır. Kaynakların ifade ettiğine göre Oğuz Yabgusu Dukak’a çok değer verirdi öyleki başta devlet işleri olmak üzere çeşitli mevzularda icraat yapmadan evvel önce Dukak’a danışırdı. Yabgu ismi bilinmeyen bir Türk topluluğuna sefere çıkmak üzere yola koyulmuştu. Bunu işiten Dukak yolda Yabgu’nun önünü kesmiş ona yaptığının yanlış olduğunu anlatmaya kalkıştığı sırada ikili arasında arbede yaşanmıştır. Rivayete göre, bu esnada Yabgu bir hışımla kılıcını çekmiş ve Dukak’ı yüzünden yaralamıştır. Buna sinirlenen Dukak gürz marifetiyle Yabgu’ya bir darbe indirip onun kafasının yarılmasına neden olmuş attan düşürmüştür. Bu iki önemli devlet adamı daha sonra bir şölen tertib edilip devletin ileri gelenleri ve beyleri tarafından barıştırılmıştır. Dukak bir müddet sonra sebebi bilinmeyen bir nedenden ötürü vefat etmiştir. Kaynaklar onun ne zaman vefat ettiği konusunda ihtilafa düşer ancak büyük olasılıkla 875-885 yılları arasında bir zaman dilimi içerinde öldüğüne dair birlik sağlarlar. Dukak öldükten sonra kendisi gibi devlet işlerinde becerikli, ok ve kılıç kullanmada hayli mahir olan oğlu Selçuk kısa sürede Yabgu’nun dikkatini çekmiştir.
Nitekim bir müddet sonra Yabgu tarafından “Sûbaşılık” rütbesine terfi ettirilmiştir. Sûbaşılık Oğuz Yabgu Devleti’nde ordu komutanlığına karşılık gelmekteydi. Kaynakların ifadesine göre Selçuk bu görevde bulunduğu süre zarfında oldukça iyi bir iş çıkarmış Yabgu’nun gözünde hayli yüksek bir mertebeye gelmiştir. Ayrıca Selçuk’un Yabguya böylesi yakın olması devletin ileri gelenleri arasında hoş karşılanmamış bilakis kıskanılmıştır. Rivayete göre Selçuk, Yabgu’nun sarayına gitmiş teamüle uymayarak orada bulunan hatun ve meliklerin önünden geçerek Yabgu’nun yanı başına oturmuştur. Bu durum hatun’un hiç hoşuna gitmemiş bununla birlikte Yabguyu Selçuk’a karşı doldurmaya, düşman etmeye çalışmıştır. Hatun Yabgu'ya şu sözleri sarfetmiştir: "Bu oğlan haddini hududunu giderek aşmaktadır. Eğer biraz daha göz yumduğun takdirde Selçuk ahalininde desteğini alarak yeni Yabgu olmaya muvaffak olacaktır." En nihayetinde Yabgu hatunun sözleriyle dolduruşa gelmiş ve Selçuk'u öldürmenin planlarını yapmaya başlamıştır. Selçuk bunu öğrenince kaynakların verdiği bilgiye göre emrinde 100 atlı, 1500 deve ve 50.000 koyun maiyeti ve servetiyle birlikle Cend şehri havalisine göç etmiştir. (961) Cend’de yerleşik düzen kurulduktan sonra Selçuk Bey'in ilk yaptığı iş beyliğinin ileri gelenlerini toplantıya çağırıp İslam dinine geçmek olmuştur. Bunun nedeni Cend ve havalisinin o dönemlerde İslam topluluk ve devletlerine yakın olması ve bölgede kitleler halinde İslam dinine geçişlerin sık görülmesidir. Selçuk düzenlenen toyda beyliğin ileri gelenlerine şöyle seslenmiştir: "Biz göç edip yerleştiğimiz bu bölgede herkes tarafından kabul gören İslam dinini kabul etmek mecburiyetindeyiz aksi takdirde gelişip büyüyemeyiz, bölgede bulunan diğer devletler arasında kaybolur gideriz." Devletinin ileri gelenlerinin de rızasıyla Selçuk ve emrindeki Türkmenler İslamiyeti kabul etmiştir. Oğuz Yabgu Devletinin vergi almak amacıyla gönderdiği memurları azarlamış "Müslümanlar kafir devletlere vergi vermez” diyerek huzurundan kovmuştur. Selçuk bu olay vesilesiyle gayrimüslim devletlere karşı gaza faaliyetlerine girişmiştir. Cend yöresinde müstakil yurdunu kurmada muvaffak olduğu sıralarda bölgede anlaşmazlık içinde olan iki devlet Karahanlılar ve Samaniler mücadelesi söz konusuydu. Samani emiri II. Nuh b. Mansur Karahanlılar karşısında Selçuk Bey’den yardım istemiş bu isteği olumlu olarak karşılanmış oğlu Arslan'ı emrine verdiği kuvvetler olduğu halde Samaniler Devleti’ne yardım üzere göndermiştir. Karahanlılar karşısında üstün gelen Samaniler bu yardımına karşılık Selçuk’a Nur kasabasını yurt olarak vermiştir.(992) Ancak Selçuk Bey Nur kasabasına gitmemiş oraya oğlu Arslan Yabgu’yu göndermek suretiyle kendisi büyük olasılıkla 1007 yılında 100 ya da 107 yaşında Cend’de vefat etmiştir.
Kaynakça Mehmet Altay Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2016
Abdülkerim Özaydın, Selçuk Bey, DİA
Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2017
Aydın Usta, Türklerin İslamlaşma Serüveni: Samaniler, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2013
Ali Sevim, Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, Türk Tarih Kurumu, 2014, Ankara
Muhammed bin Havendşah bin Mahmud Mirhand, Tabaka-i Selçukiyye, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2015
Cihan Piyadeoğlu, Büyük Selçuklular, Kronik Yayınları, İstanbul, 2020
Erkan Göksu, Selçuklular, Kronik Yayınları, İstanbul, 2019
Komentáře