Sümerlerde Ay ve Güneş Tanrısı
“Şamaş! Bütün gökyüzünün aydınlatıcısı, karanlıkların öncüsü,
Yukarının ve aşağının önderi!
Parlaklığın ağ gibi sarar dünyayı
Ve en uzak tepelere kadar tüm karanlığı aydınlatır!
Ve İnsanların Hali Senin Işığında Ortaya Çıkar! Her Varlık Senin Görkemine İmrenir: Uçsuz Bucaksız Bir Ateş Gibi Evreni Aydınlatıyorsun… Şöhretin Uzak Dağları Kapladı Ve Parlaklığın Engin Yeryüzünü Doldurur!"
SÜMERLERDE TANRI KAVRAMI
Eskiçağda insan, doğada korktuğu, kontrol edemediği, kendisinden üstün gördüğü varlık ve olaylara tanrısal güçlerin neden olduğuna inanmıştır.[1] MÖ. 3500 yıllarında Mezopotamya coğrafyasına yerleşen Sümerler bölgenin verimli yerlerinde kentler (Ur, Uruk, Lagaş, Umma, Şuruppak, Kiş) kurmuşlardır ve bu kentlerin her birinin tanrısal güçler tarafından yönetildiğine inanılırdı. Kentlerde tanrıların yaşamlarını sürmesi için tapınaklar kurulmuştur. Her tanrı yaşadığı kentin gelişimden, huzurlu bir ortam sağlamasından sorumluydu. Tanrılar kentlerin egemenliğini krallara vermişlerdir. Bu yetkinin Tanrı tarafından verildiğine inanan halk tanrılarını kızdırmamak için krallara karşı saygısızlık yapmamaya dikkat etmiştir.
Mezopotamya halkı Tanrıları insan figüründe hayal etmiştir. İnsana ait olan tüm özellikleri tanrılarında bulmak mümkündür. Tanrıların kendilerine ait evi, çocukları vardır ve onlarda insanlar gibi yemek yerlerdi. Bu tanrıları insanlardan ayıran tek özellikleri ise ölümsüz olmalarıydı. Sümerler de elli tanrı bulunmaktadır. Her tanrı birbirinden farklı konuma, güce sahiptir. Fakat yedi büyük tanrı vardır ki yazgıyı belirlemek ile görevlidir. Bu tanrılar;
· An
· Enlil
· Enki
· Ninhursag
· Nanna
· Utu
· İnanna
NANNA-SİN (SİN)
Sümerler Ay tanrıları için Nanna, Nannar veya Suen isimlerini kullanmışlardır. Sümerler ile aynı topraklarda yaşayan Akadlar tarafından ise Ay tanrısı Sin olarak adlandırılmıştır. Nanna-Sin, Sümer panteonunda Enlil’in oğlu olarak kabul edilmiştir. Sümer teolojisine göre, cehennemde doğduğu için karanlığı benimser ve gelen yardımlardan olabildiğince uzak durur. Ur kentinin koruyucu tanrısı olarak kabul edilmiştir.[2]
Ayriyeten ölüler diyarında ölüleri yargılama görevini de üstlenmiştir. Nanna-Sin’in önemli özelliklerden birisi de krallar yanlış bir iş yaptığında acımasız bir şekilde onları cezalandırmasıdır. Ay tanrısının sembolü hilaldir. Bu tanrı takvimle bağlantılı kabul edilmiştir. Zira zamanın belirlenmesi ve ölçülmesinin onun elinde bulunduğu ve kralların yıllarını, aylarını ve günlerini geçirtenin bu tanrı olduğu düşünülmüştür.[3]
UTU (ŞAMAŞ)
Utu olarak adlandırılan Güneş tanrısı parlaklığı ile bilinmektedir. Bu tanrının insanların dünyasını aydınlattığına, bitkilerin büyümesinde etkili olduğuna ve bütün canlılara sıcaklık vermek amacıyla her gün doğu dağlarının açık kapılarından gelerek dünya üzerinde her yere ulaştığına, akşam olunca da ufkun batı tarafındaki paralel kapıdan ölüler diyarına gittiğine inanılırdı.[4] Krallar otoritelerini Utu’dan aldıklarına inanmışlar ve ona derin bir saygı ile yakarmışlardır. Mezopotamya’ da yasaların bile Utu’nun emri olduğuna inanılmıştır. Krallar kendilerini onun yasalarını uygulamakla yükümlü görmüşlerdir.[5]
Sümer halkı tarafından bu özellikleri bilinen Güneş tanrısı zamanla adalet ve kenahet özellikleri ile de anılmıştır. İnsanlar ve hayvanlar ona karşı saygı duymuşlardır, çünkü o göz kamaştırıcı kudretine rağmen, insanlara karşı lütufkâr davranarak, ilkbaharda topraktan yeni hayatın fışkırmasını sağlamıştır. Tanrının bu büyük kudretten dolayı tehlikeli işlerde çalışanlar ona dua etmişler, doğum yapan kadınlar da onu yardıma çağırmışlardır.[6] Bu tanrı sakallı ve uzun kollu olarak betimlenmiştir. Utu aynı zamanda kötülerin düşmanı olarak kabul edilmiştir ve Akadlar tarafından Şamaş olarak adlandırılmıştır.
[1] Süheyla İrem Mutlu vd., “ Harran Ve Soğmatar’da Sin Kültünün Varlığı”, Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergisi, S. 37, ss. 133-144. [2] Abdullah Altuncu, “Sümerlerde Tanrı Anlayışı Ve Tanrılar Panteonu”, Sosyal Bilimler Dergisi, C. 4, S.7, 2014, ss. 119-142
[3] Ebru Uncu, Eski Mezopotamya Ve Yunan Dünyasında Din Ve Tanrılar, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Denizli 2011, s. 12. [4]Altuncu, a.g.m., ss. 119-142 .
[5]Uncu, a.g.e., s. 13.
[6] Özge Dönmez, Eski Mezopotamya’da Dini İnanışlar, Sinop Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Sinop 2019, s. 32.