Sultan Alaaddin Keykubad’ın 1237 yılında av etinden zehirlenerek vefat etmesiyle yerine geçen Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Babai İsyanıyla birlikte güçsüzleşen Türkiye Selçuklu Devleti, Baycu Noyan komutasındaki Moğollar Doğu Anadolu bölgesinde bulunan bazı şehirleri yağmalamışlar halkı kılıçtan geçirmişlerdir. Durumun vahametinin farkına varan Sultan Gıyaseddin Eyyubilerden destek istemek üzere Şemseddin İsfahani’yi bir takım değerli eşyalarla birlikte elçi olarak göndermiştir.
Ayrıca Harezmli askerlere ve beyliklere de elçiler gitmiş altın, gümüş ve bir takım toprak vaatleriyle birlikte Moğollara karşı uyarılar yapılarak ittifak teklifinde bulunulmuştur. Lakin gönderilen elçilik heyetinden sadece Halep Meliki Nasır 2 bin kişilik kuvvet göndereceğini taahhüt etmiş nitekim anlaşmaya sadık kalmıştır. Sultan Gıyaseddin ve emirler Sivas’ta istişarede bulunmuşlardır. Bazı tecrübeli emirler Sivas’ın ikmal ve iaşe bakımından elverişli olduğunu Moğolların burada karşılanılması gerektiğini söylemelerine rağmen tecrübesiz ve yeni yetme devlet adamlarının sözlerine itimat eden sultan Sivas’tan ayrılarak Kösedağ mevkiine doğru yola çıkmıştır.[1]
Buradan hareket ettiği sırada Selçuklu ordusunun mevcudunun yaklaşık 70 bin olduğu Moğol ordusunun ise 30 bin kişi olduğu kaynaklarda belirtilmektedir.[2] Selçuklu ordusu Yunanlar, Frenk, Gürcü, Arap ve ücretli askerlerden oluşuyordu. 10 bin askerden oluşan öncü kuvvetlerin karşılaşmasında Moğol tarafı galip gelmiştir. Alelacele paniğe kapılan başta Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev olmak üzere devlet ricali ve askerler gecenin karanlığından faydalanıp muharebe alanını terk etmişlerdir. Moğol ordusu hile olduğu düşüncesiyle 2 gün beklemiş lakin herhangi bir hareket olmadığını görünce Selçuklu ordugahına gittiklerinde birçok değerli eşya ve teçhizatı ele geçirmişlerdir.[3] Savaş alanını terk eden sultan Antalya’ya kaçmış anlaşma yapılana değin orada kalmıştır. Yenilginin sonrasında Baycu Noyan sırasıyla Sivas, Kayseri ve Erzincan’ı yağmalamış ardından Mugan’da bulunan İlhanlı karargahına dönmüştür.[4] Tecrübe sahibi ve ferasetli devlet adamları olan Mühezzibüddin Ali, Amasya Kadısı Fahreddin ve Mecdüddin Tercüman yanlarına kıymetli eşya ve mücevherleri yanlarına alarak İlhanlı Sarayına anlaşma teklif etmek üzere gitmişlerdir. Yapılan tabiiyet anlaşmasında 360 bin gümüş para, 10 bin sığır, bin koyun ve deve üzerinde anlaşma sağlanmıştır. gereği Batu Han elçilik heyetini geri gönderirken hükümdarlık alametlerini de beraberinde göndermiştir.[5] Elçilik heyeti Selçuklu başkenti Konya’ya döndüğünde eğlence ve davullarla karşılanmış Mühezzibüddin Ali başarısından ötürü Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından taltif edilmiştir.
Kösedağ Savaşının hemen ardından Moğollardan izin alınarak Kilikya Ermenilerinin üzerine gidilmiştir. Bunun nedeni Ermenilerin para karşılığı gönderecekleri orduyu göndermemesi, Halep’e giden Selçuklu hanedan mensuplarını yakalayıp Moğollara teslim etmesi idi. Selçuklu ordusunun başında Şemseddin İsfahani, Şerefüddin Mahmud, Seyfeddin Torumtay gibi önemli ve tecrübeli emirler vardı. Bir takım afetler ve ikmal- iaşe sıkıntısından muzdarip olan ayrıca Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölüm haberi gelmesi üzerine Selçuklu tarafının isteği üzerine anlaşma imzalanmıştır. Buna Göre;
· Kral Hetum, Türkiye Selçuklu Devleti’ne savaş tazminatı ödeyecekti.
· İşgal ettikleri yerlerden çıkacaklar Bragani Kalesini Selçuklu Devleti’ne teslim edeceklerdi.
· Selçuklu Devleti vassalı olacak ve düzenli olarak vergi vereceklerdi.[6]
Sultan I. Alaâddin Keykubad döneminde Moğolları durdurmaya yönelik bazı önlemler alınmış Doğu Anadolu bölgesinde bazı şehirlerin surları tahkim ettirilmiş Harezmli önemli beylerin ve askerlerin bir bölümü Selçuklu ordusuna katılmış bunların Moğollara karşı tecrübesinden faydalanma yoluna gidilmiştir. Ayrıca Moğolların tabiiyet teklifi kabul edilmiş bir miktar hediye hanın sarayına gönderilmiştir. Lakin Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Babai İsyanının güçlükle bastırılması Moğollara güven aşılamış netice itibarıyla Kösedağ Savaşının kaybı ile Türkiye Selçuklu Devleti Moğolların tahakkümü altına girmiştir. Bundan sultanın payı olduğu kadar devlet adamı Vezir Sadeddin Köpek’in de büyük payı vardır. Onun kendi ikbal ve hırsları için önemli, ferasetli ve tecrübeli devlet adamlarını öldürtmesi devletin zor duruma düşmesine yol açmıştır. Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in aşırı derecelere varan alkol düşkünlüğü de sağlıklı kararlar vermesini engelleyen bir başka etken olmuştur.[7]
[1] Erkan Göksu, Kösedağ Savaşında Türkiye Selçuklu Ordusu, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi 1243 Kösedağ Savaşı Sempozyumu, Editör: Abdullah Kaya, Sivas, 2018, s. 243 [2] Erkan Göksu, Kösedağ Savaşı (1243), Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2009, sy.2, s.7 [3] Aknerli Grigor, Okçu Milletin Tarihi, Yeditepe Yayınevi, Çev: Hrant G. Andreasyan, İstanbul, 2012, s.35 [4] Mustafa Uyar, Kösedağ Savaşı: Askeri Hezimet Mi, Diplomatik Zafer Mi?, Selçuklu Tarihi ve Tarihçiliğinin Temel Meseleleri Sempozyumu, Konya, 2020, s.321 [5] Emine Uyumaz, Türkiye Selçuklu Devleti’ne Gelen ve Giden Elçiler, Bilge Kültür Sanat, İstanbul, 2011, s.99 [6] Ali Öngül, Anadolu Selçukluları, Çamlıca Yayınevi, İstanbul, 2017, s.243 [7] Ahmet Kütük, Kösedağ Savaşının Kaybedilmesinde Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev’in Kişiliği ve Uygulamalarının Rolü, 1243 Kösedağ Savaşı ve Anadolu’nun Moğollar Tarafından İşgali Sempozyumu, Sivas, 2018, s. 298
Comments