top of page
Saray
Image by Wander Creative
Antik Yapısı
Image by Daniel H. Tong
istanbul-turkey-sea-buildings-4k_1538067
Türkiyedeki-Tarihi-Yerler.jpg
Saray
Image by Wander Creative
Antik Yapısı
Image by Daniel H. Tong
istanbul-turkey-sea-buildings-4k_1538067
Türkiyedeki-Tarihi-Yerler.jpg

Devrimci Akhenaton

Amon tüm tanrıların kralı, Ra ise güneş tanrısıydı. Ancak sürecin ilerleyen zamanında birleşerek Amonra’yı oluşturdu. Tapınağın merkez tanrısı oldu. Amonra dini o kadar güçlenmişti ki İslamiyet’teki âmin ve Hristiyanlıktaki amen kelimesinin Amondan geldiği, birçok otorite tarafından kabul edilmektedir. Zaten bakarsak Kur’ân-ı Kerimin içerisinde Allah’a birçok dua ve yakarış bulunmasına rağmen bir kere bile geçmez. Amon, yani gizlenen ya da kabul edilen anlamına gelen sözcük önce Mısırdaki İbranilere oradan da Hristiyanlara geçmiş bir dua sonlandırma kelimesidir.


Kendinden sonraki dinleri bile bu kadar etkilemiş olan gücün Firavunlar üzerinde oluşturabileceği etkiyi düşünecek olursak devrimci bir liderin bu otoriteye baş kaldırmasının kaçınılmaz bir son olduğunu da daha rahat anlarız.


Ve o firavun Akhenaton olacaktır. Asıl adı 4. Amenhotep olan firavun Akhenaton M.Ö. 1300’lü yılların ortalarında doğmuştur. O küçük bir çocukken babası Mısır’ı ihtişamlı bir güce ulaştırmış ve ülkeyi tek çatı altında birleştirmişti. Fakat Akhenaton için değişmesi gereken bazı şeyler vardı. O, tüm bu tanrıların yarattığı karmaşadan ve rahiplerin yönetimde ki etkisinden kurtulmayı kafasına koymuştu. Saltanatının 5. Yılında kendisi ve tebaası merkezden yani Teb (Luksor) şehrinden çok uzağa Amarna’ya giderek yeni bir şehir kurdular. Hayali, kendi tanrısına adanmış zengin bir şehir yaratmaktı. Bu muazzam bir değişim hayaliydi. Amarna’da kurduğu şehrin sınırına şu yazıyı yazdı.



“Beni buna bir asil yönlendirmedi. Topraklarımdaki hiçbir adam beni buna yönlendirmedi. Beni buna yönlendiren babam tanrı Aton’dur. Onun için inşa etmemi söyledi”


Bu plan eski Mısır krallığını temellerine kadar sarsacaktı. Binlerce insan mutlak hüküm ve emir sahibi olan firavunu takip ederek Amarna’ya geldi ve şehri inşa etmeye başladılar. Hepsi tanrı Aton’a tapınmak için oradaydı.


Ama bu hayalin ömrü pek uzun olmayacaktı. Yeni şehir kuruluşlunda 20 yıl sonra tamamen terk edildi. Akhenaton’un inandığı tanrı Aton, bizim inandığımız Allah değil, aksine güneşin kendisiydi. Aton zaten eski zamanlardan peri Mısır Panteonunda bulunan tanrılardan biriydi. Uzun zamandır popülerliği gittikçe artmaktaydı. Keza Akhenaton’un tanrı olarak kabul ettiği güneşe yazdığı ilahiler ve methiyelerde bunu sıkça görüyoruz.


“Sen çok uzakta olsan da ışınların yeryüzünde. Sen insanların yüzlerinde olsan da izlerin görünmez.” demişti.


Akhenaton’a göre güneş her yerde görüldüğü için bütün insanlar ona hizmet etmek zorundaydı. Güneşe yazdığı bir başka ilahi şöyledir.


“Göklerin ufkunda belirmen ne kadar güzeldir,

Ey hayatın esasında yaşayan Aton!

Sen doğunun ufkunda doğduğun zaman

Bütün memleketi güzelliğinle doldurursun”



Ayrıca Akhenaton tanrısı Aton için Amarna şehrinde devasa boyutlarda bir tapınak yaptırmıştı. Bu tapınak bütün Mısırdakilerden çok daha farklı bir mimariye sahipti. Çünkü üzeri açıktı ve Aton’un güneşisin ışınları buraya vurmalıydı. Bulunan tasvirlerde ve tapınağın kalıntılarında açıkça görüldüğü üzere tapınakta sayısı binlerle ifade edilecek kadar Suna taşı vardı. Bu sunak taşlarına her sabah güneşin doğumu ile beraber ilahiler eşliğinde yeğlerce ton et, meyve, sebze, şarap konuluyor ve güneşin kutsal ışıkları bu yiyecekleri çürüterek özünü alıyordu. Arkeologlar böylesine muazzam miktarda gıda ürününün Tanrıya ikram edildiği bir şehirde halkında refah ve bolluk içinde yaşıyor içinde olduklarını düşünseler de Amarna şehrinde yapılan kazılarda çıkarılan kemikler bize korkunç bir despotluğun kâbusu nasıl gerçeğe çevirdiğini gösteriyor. Öyle ki tanrı Aton’a adanan bu şehirde gıdanın insan ihtiyacını karşılamasından daha önemli işlevi Aton’a sunulmasıydı. Bulunan hemen hemen bütün kemiklerde açlık kaynaklı anemi rahatsızlığı ve eksik fiziksel gelişim ortaya çıkarıldı. Akhenaton, Aton için inşa ettiği yeni şehrin kurulmasında çalıştırdığı işçilerde keza oldukça şanssızdı. Bulunan kemikler üzerinde yapılan analizler henüz 18 yaşına bile gelmemiş işçilere aitti.


Bu baskı, açlık ve işkencenin etkisi ile firavunun tanrısı olan Aton’a ve devrimin getirdiği heyecan yavaş yavaş solmaya ve şehir terk edilmeye başlandı. Akhenaton öldüğünde, tahta Akhenaton'un yerine 10 yaşında olan Tutankhaton geçti. Tutankhaton ismini Tuthankhamon olarak değiştirerek Amon ve diğer pagan ilahlara tekrar tapınılmasının yolunu açmış oldu. Genç firavun 18 yaşında öldüğünde, Amon rahipleri eski sömürge ve pagan düzenin tekrar getirilmesi sebebiyle Tutankhamun'a unutulmaz bir tören yaptılar. Firavun çoktan hazırlanmış olan mezarına, yüzyıllar sonra Howard Carter tarafından bulunmak üzere yerleştirilmiş, Akhenaton ve soyundan birçok kimsenin isimleri ise tapınak duvarlarından silinmiştir.

Commentaires


Yazı: Blog2 Post
bottom of page