Alâaddin Siyavuş (Cimri) İsyanı
Cimri ya da diğer bir deyişle Alaeddin Siyavuş’un isyanı Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde vuku bulmuştur. Moğol tahakkümünün yanı sıra Anadolu’daki Türkmen beyliklerinin isyanı Selçuklu devlet düzenini ve halkın dirlik-düzenini berbat hale getirmiştir. Cimri isyanının müsebbibi olan Karamanoğlu Mehmed Bey daha önce Hatiroğlu Şerafeddin Bey’in amansız destekçilerinden biri olmuş bununla birlikte uzun bir süre Moğollara direnmeye muvaffak olmuş epeyce zorluk çıkarmıştır.[1]
Anadolu’da Moğol tahakkümü, isyan ve direnişler arttıkça daha da ağırlaşmıştır.
Uç Beyi Mehmed Bey’in isyan sonrasında yakalanıp öldürülmesinden sonra İlhanlılara ve ehliyetten yoksun Selçuklu yöneticilerine karşı direniş bayrağı Karamanoğullarına geçmiştir.[2] Bu beylik bazı zamanlar zor günler geçirmiş ve kıyımlara uğramışsa da Mehmed Bey döneminde güçlenmiştir. Hatiroğlu Şerafeddin isyanın başında destek gördüğü Mehmed Bey’e, Ermenek havzasını vermişti. Bahsi geçen Türkmen beyi Moğollara vergi vermeyi reddetmiş, bağımsızlık adına politikalar geliştirmeye başlamıştır. Karamanoğulları, Ermenek Kalesinde bulunan Türkmen grupları Selçuklu başkentini ele geçirmeye davet etmiştir.[3] Mehmed Bey bir mecliste: “Sultan Baybars’tan bize bir fayda yok, eğer biz Selçuklu hanedanından birisini elimize geçirebilirsek hiç kimse bize karşı koyamaz. Eğer Bizans kralı Vasilyus’a elçi gönderip, ona tevazu ve saygı gösterip yanında düşkün bir durumda yaşayan Sultan İzzeddin’in oğullarından birini istersek, o bunu kabul eder, o zaman halimizin, büyüklüğün doruğuna; gücümüzün feleklerin ve gezegenlerin zirvesini aşıp sidretü’l müntehaya ulaşması kesinleşir.” Demiştir.[4] Bizans İmparatoruna bir ulak gönderelim ve ondan Sultan II. İzzeddin Keykavus’un çocuklarından birinin gönderilmesini isteyelim. Biz eğer bunu başarabilirsek durumumuz daha da kuvvetlenir.”[5] O sıralarda tarikat başı olmaya meyleden, Anadolu’da bulunan Türkmenler arasında dolaşarak kendisini Sultan İzzeddin Keykavus’un oğlu olarak tanıtan Cimri isimli bir kişi ortaya çıkmıştı. Mehmed Bey’in sözlerini duyan Cimri’yi tanıyan biri onu Karamanoğlu Mehmed Bey’in yanına götürmüştür. Onlara; “İşte bu Sultan II. İzzeddin Keykavus’un oğludur. Ayrıyeten Suğdak’tan kaçıp gelen Taki lakaplı bir kişi de “Bu melik, Sultan İzzeddin’in oğludur. Adı ve sanı Gıyaseddin Siyavuş’tur. O, orada bana yazı öğretti.” diye şahitlik etmiştir.[6]
Şikari’ye göre Mehmed Bey, Cimri’yi hapisten çıkardıktan sonra Selçuklu tahtına oturtduktan sonra ona biat etmiştir.[7] Konya’yı muhasara etmeden evvel şehrin önlerinde Sultan Baybars’ın Moğolları yendiğini, Kayseri’de taht kurulduğunu, sultanın adına Konya’yı almaya geldiğini haber vermiş, sancakları ibraz etmiştir. Selçuklu meliki Gıyaseddin Siyavuş’u da desteklediklerini belirtmişlerdir. Melikin soyundan herhangi bir endişeleri varsa bunu tasdik ettirmelerini yoksa biat etmelerini istemişlerdir. Naib Emineddin Mikâil onların öldürülmesini emretmiş bunu duyan Mehmed Bey Konya’ya saldırmıştır.
Karamanoğlu Mehmed Bey, Sultan Baybars’ın Kayseri’de, Muineddin Pervane’nin de Tokat’ta bulunduğu bir sırada devletin başkenti konumunda bulunan Konya şehrini kuşatmıştır. Kuşatmanın ileriki safhalarında artık çıkar yol görmeyen Naib Emineddin Mikâil kaçmaya yeltenmişse de bir kervansarayda yakalanmış türlü eziyetlere maruz kalmakla birlikte öldürülmüştür. Şehir halkından zorla Alaaddin Siyavuş adına biat alınmış tahta çıkarılmıştır. Mehmed Bey de vezir ilan edilmiştir.
Bu dönemde yönetime güvenilen ve işbilir Türk beyler ve devlet adamları getirilmiş buna göre görevlendirme yapılmıştır. Yönetim kadrosu kurulmuştur. Sultan görünürde Alaâddin Siyavuş olsa da devletin yönetiminden Mehmed Bey sorumluydu. Siyavuş vaktini ibadet etmekle geçiren, az konuşan, çabuk karar veremeyen, kimseyi incitmek istemeyen biri olarak nitelendirilmiştir. Vezir olan Mehmed Bey, Alaâddin Siyavuş’u IV. Kılıç Arslan’ın kızı ile evlendirmek istemiştir. Kızın annesi Gazalya Hatun ile konuşulmuş söz alınmıştır. Fakat çeyiz hazırlıkları için uzun bir süre talep edilmesi Gazalya Hatun’un zaman kazanmak istemesi ve evliliğe sıcak bakmaması olarak yorumlanabilir. [8]
Afyon’da bulunan Sahib Ataoğulları Konya’ya doğru yürüyüp yönetimi ele geçirmeyi hedeflemiştir. Kendi askerlerinin yanında diğer Türkmen ve Germiyanlılar’dan da takviye kuvvet almışlardır. Bu durumu haber alan Mehmed Bey, askerlerini toplayıp yanına da Siyavuş’u da alarak Akşehir’e gelmiştir. Sahib Ataoğulları ileri gelenlerinden Taceddin Hüseyin ve Nasıreddin Hasan beraberindeki askerlerle birlikte Akşehir yakınlarında bulunan Kozağaç Köyüne gelmişlerdir. Burada kıran kırana geçen mücadeleden galip çıkan taraf Karamanoğlu Mehmed Bey olmuştur.[9] Afyon’a taarruza geçildiyse de muvaffak olamamışlardır.[10] Anadolu coğrafyasından bulunan karışıklığa son vermek, tahtı tekrardan ele geçirmek üzere Şemseddin Cüveyni, Kongurtay, Sahib Ata Fareddin, Sultan III. Gıyaseddin Keyhüsrev ile birlikte kalabalık bir orduyla Konya’ya yürümüşlerdir. Bu orduyla baş edemeyeceğini anlayan Mehmed Bey, Alaâddin Sivavuş’u da yanına alıp kendi iktası olan Ermenek bölgesine geri dönmüştür.[11] Bir müddet sonra Moğol ve Selçuklu birliklerinin Konya’dan ayrıldığını haber alan Mehmed Bey tekrar Konya’ya girmek istemişse de halk çekindiği için şehir kapılarını açmamışladır. Selçuklu tarafı Mehmed Bey ve beraberindekileri dar bir geçitte sıkıştırmış, ok yağmuruna tutmuşlardır.[12] Daha sonra Cimri’yi ve Mehmed Bey’i ele geçirmişlerdir.[13] İbn Bibi’ye göre Cimri, cellatlar tarafından siyasetgâha götürülmüş orada canlı canlı derisi yüzülmüş ibreti alem olsun diye Anadolu’nun tüm şehirlerinde dolaştırılmıştır.
Cimri İsyanı Selçukluları en çok uğraştıran isyanların başında gelmiş bu uğurda birçok Türkmen feda edilmiştir. Moğollar ve Selçuklu devlet adamları isyanın bastırılmasını keyifle kutlamışlardır.
Görseller: www.tarihikadim.com ‘dan alınmıştır.
- Ali Sevim, Cimri Olayı Hakkında Birkaç Not, Belleten, Türk Tarih Kurumu Yayınları, s.97, Ankara, 1961, s.63 - Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.575 - İbn Bibi, a.g.e, s.204 - İbn Bibi, Selçukname, s.631 - Ali Sevim, a.g.e, s.65 - İbn Bibi, Selçukname, s. - Şikari, Karamanname, Karaman Belediyesi Yayınları, Konya, 2005, s.44 - Mehmet Ersan, Türkiye Selçuklu Devleti’nin Dağılışı, s.161 - Ünal, a.g.e, s.80 - Merçil, a.g.e, s.162 - Erdoğan Merçil, a.g.e, s.162 - Ali Sevim, a.g.e, s.68 - Ahmed Eflaki, a.g.e, s.134